Stres Kısırlığa Neden Olur mu?

Stres Kısırlığa Neden Olur mu?
Stres Kısırlığa Neden Olur mu?

Kısırlık günümüzde her 6-7 çiftten birini etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuk sahibi olamamak sağlık sorunu olmaktan ziyade sosyal bir problem olarak çiftleri derinden etkiler. Sorunun belirsiz bir süre ile devam edecek olması hayatın kontrolünün kaybedilmesi gibi algılanabilir.

Stres herhangi bir olayın korkutucu ve tehlikeli algılanması sonucunda vücudun oluşturduğu tepkidir. Bu tepki sonucunda bazı hormonlar salınır. Bu hormonların etkisiyle kalp atımlarının artması, çarpıntı, ateş basması, baş dönmesi, nefes darlığı, boğazda yutkunma güçlüğü, baş ağrısı, kaslarda gerginlik, yorgunluk oluşur.

Stres fazla enerji tüketimine neden olduğu için bir süre sonra birey zayıf, güçsüz, her an kötü bir şey olacakmış duygusunu yaşayan, uykusuzluk çeken, sinirli, çabuk heyecanlanan bir kişi durumuna gelebilir.

Stres kısırlığın hem sebebi hem de sonucu olabilir. Bu çiftlerde stres birden fazla sebeplidir. Öncelikle durumu kabullenme aşamasında sorunlar olur. Kendini suçlu hissetme Ya da eşi suçlama sık gözlenir. Toplumdan uzaklaşma, yalnızlık hissi, çaresizlik ve depresyon izlenebilir. Özellikle bizim gibi toplumlarda anne baba kayınvalide ve kayınpeder de işin içine karışmakta ve stres önemli ölçüde artmaktadır.

Tedavi aşamasına gelindiğinde de çiftlerin önünde belirsizliklerle dolu bir süreç bulunur. “Acaba süreç nasıl ilerleyecek? Bu ay hamile kalabilecek miyim? Hamile kalamazsam bu iş benim için bitmiş midir? Tekrar bu sürece girmeli miyim?” gibi pek çok soru stres faktörünün artmasını sağlar.

Peki, bu konuda biz tüp bebek merkezlerine ne gibi görevler düşmektedir?

Öncelikle hastalarımızla bu durumu ayrıntılı olarak konuşabilmeli ve karşılıklı güven ortamı oluşturmalıyız. Problemin ortaya konması, tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi ve sonuçlar üzerine gerçekçi değerlendirilmeler yapılması çiftlerin önündeki belirsizlikleri azaltabilir. Bu da ancak hastalarımıza yeterli zamanı ayırmamızla mümkün olur. Tedavi programlarının basitleştirilmesi diğer önemli bir noktadır. Tedavi süresinin kısalması, hastaların merkezde kaybettiği zamanın (özellikle bekleme süresinin)azaltılması, ilaçların kolay uygulanabilir olması, yapılan operasyonların genel anestezi altında tamamen ağrısız gerçekleşmesi hasta stresini büyük ölçüde azaltmaktadır.

Nedeni ne olursa olsun stres azaltıldığı takdirde gebelik başarısının arttığı bilinmektedir.   Bunu sağlamak üzere yapılabilecek ilk hamle çiftlerin tedavilerinin yapıldığı ortamları ‘keyifli’ bir hale getirmektir. Dünyada bu konu düşünülmüş ve çözüm olarak sadece kısır çiftlere hizmet veren özel merkezler açılmıştır. Bu merkezlerde hastaların kendi gibi çiftlerle karşılaşması yalnızlık hissini azaltacak ve paylaşımı artıracaktır. Ayrıca kısır çifte hizmet veren sağlık personelinin de bu konuda özel olarak eğitilmiş ve tecrübeli olması gerekmektedir. Bu tip özel merkezlerin en önemli yanı hastaneye benzememesi rahat ortamlarının olması, asla hastane kokusunun olmayışı ve hastaların sanki bir misafir gibi ağırlanmalarıdır.

Hastalardaki en önemli stres faktörünün tedavinin başarısız sonuçlanması riski olduğunu dikkate alırsak, başarı oranının stresi azaltmada çok önemli olduğu bir gerçektir. Son yıllarda bilim ve teknolojideki gelişmeler sonucu gebelik oranları artmakta ve bunun bilinmesi de tedavi başındaki başarısızlık stresini en aza indirmektedir.

Tüm faktörlere rağmen bazı hastalarda stres düzeyinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu hastalarda özellikle tedavi öncesi psikolojik destek önemli bir yer tutar. Kısırlık her iki eşi ilgilendiren bir problem olduğu için eşlerin katılımı ile yapılan terapiler daha olumlu sonuçlar verecektir. Stres faktörünü tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamakla birlikte azaltmak tedavinin gidişini olumlu etkileyecektir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here