Çocuklar ve Tiyatro

Çocuklar ve Tiyatro
Çocuklar ve Tiyatro

Çocuk tiyatrosunda; çocuğun sosyalleşmesindeki en temel konular oyunla anlatılır. Tiyatro, çocuğun zihinsel, duygusal ve toplumsal gelişiminde önemli işlevi olan bir eğitim ve sanat faaliyetidir.

Tiyatronun çocuk gelişimindeki yeri

Anne babalar 2 ½ – 3 yaşlarından itibaren çocuklarını, çocuk oyunlarına götürme alışkanlığını edinmelidirler. Eğitimsel öneminin yanı sıra bu alışkanlık, çocuğu tiyatro sevgisi, sanat zevki ve estetik duygusu kazandıracaktır. Yaşamın ilk yıllarında çocuk, birçok konu ve kavramı taklit yoluyla öğrenirken bu öğrenme süresince oyun büyük bir rol oynamaktadır. Çocuk toplumun bazı, kural, töre ve kalıplarını oyun içinde yaşayarak öğrenir.

 Tiyatroda sergilenen oyunlarda çocuk gözlem yoluyla öğrenmektedir. Oyuncuları kendisine model alır ve onlarla empati kurar. Bazı oyuncularla özdeşleşir. Kendisini oyun içinde farz eder ve farklı durumlarla karşılaştığında nasıl tepki vermesi gerektiğini öğrenir. Bir anlamda kendini sınar. Duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade edebilir. Günlük yaşamda konuşulan dili daha etkin kullanabilir. Bu da dil gelişiminin bir göstergesidir. Çocuktaki duygusal problemlere ve uyum sorunlarına drama tekniğiyle çözüm aranmaktadır.

 Tiyatronun, bir başka adıyla dramatizasyonun, çocuğun çok yönlü gelişmesinde önemli katkı sağladığı günümüzde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çok yönlü gelişim çizgisi içinde çocuğun aktif, kendine güvenen, çevresi ile sağlıklı ilişkiler kuran, öğrendiklerini hayata geçiren bir insan profili ortaya çıkmaktadır.

Çocuk tiyatrosu nasıl olmalı?

Çocuklar için yazılan tiyatro eserlerinde diyalogların çok fazla uzun olması doğru değildir. Uzun diyaloglar çocukları sıktığı gibi, söylenen sözlerin doğru algılanmasını da engeller. Aşırı yoruma kaçan, nasihatçi bir tutumla, didaktik bir öğeye sahip olan tiyatro oyunları çocukların ilgisini çekmemektedir. Bunun yerine sahnede olanları izlemek, olayın içinde yaşamak, anlatılan olaya katılmak çocuklar için çok daha faydalıdır.

Biyolojik gelişim süreci içinde, insanın en hareketli olduğu dönem çocukluk dönemidir. Bu yüzden aksiyon tarzı oyunlar, çocuklar tarafından çok beğenilmektedir. Sahnelenen oyunda bir hareket varsa, o oyun çocuk için izlenirlik açısından etkili olmakta; ağır ve anlatma unsurlarının çok kullanıldığı sahne eserleri, çocuklar tarafından sıkıcı bulunmaktadır. Özellikle şarkı, müzik ve dansın sahnede yerli yerince kullanılması çocukları etkilemektedir.

2–7 yaş döneminin çocuk tiyatrosunda, hareketli, taklitli ve sembolik öğeleri olan renk, ışık ve ses düzenine ağırlık veren oyunlar yer almalıdır. 7–11 yaş dönemi için de toplumsal niteliği olan, ahlak ve toplum kurallarının doğrusu ve yanlışıyla sergilendiği çocuk oyunları düzenlenmelidir. 12 yaşından sonra ise ergenlerin anlama ve eleştirme yeteneklerinin erişkin düzeyine ulaşması nedeniyle daha karmaşık, kültürel ve toplumsal konulara yer verebilmelidir. Çünkü çocuk, farklı toplumların çeşitli kültür kalıplarından, yaşam biçimlerinden, kendi kültürünün bazı yüzlerinden bu yolla haberdar olabilir.

Çocuk psikolojisinde tiyatronun önemi

Tiyatro, çocuğun duygusal gerginliğinden kurtulmasına, iç çatışmalarına ve bireysel sorularına çözüm bulmasına yardımcı olabildiği gibi, onun birikmiş enerjisinin boşalımına da olanak sağlayabilir. Günümüz modern psikoloji ve pedajisi, tiyatroyu bir tedavi aracı olarak kullanmaktadır. Yine ruhsal çatışmaları olan çocuklar ve gençler, kendilerinin ve arkadaşlarının sorunlarını tiyatro etkinlikle­rine benzer çalışmalar içinde çözümleyebilirler. Bu anlamda tiyatro, çocuk ve genç için bir uygulamalı tedavi tekniği niteliği taşımaktadır. Işık, ses ve sahne düzenlemesi nedeniyle görsel ve işitsel duyulara hitap etmesi, tiyatroyu kitaptan daha etkili bir eğitim aracı haline getirmektedir

 Eleştirel düşünce, yaşam deneyiminden ve gözlemlerden yola çıkılarak kazanılır. İşte böyle bir dene­yimin elde edilmesinde tiyatronun payı çok büyük olabilir.Bizim eğitim sistemimizin sürek­li bir yarış ve rekabet üzerine kurulu olduğunu göz önün­de tutacak olursak, tiyatronun belki de en eğitici yanı or­tak bir amaç uğuruna karşılıklı saygıya dayanan bir işbirli­ğini öğretmesidir.

 Sonuçta tiyatronun eğitimdeki işlevini şu temel nok­talarda toplayabiliriz

Düş gücüne seslenerek yaratıcılığı geliştirme. Oyun oynama, resim yapma, el becerisi, müzik, dans gibi becerileri geliştirme. Yaşamdaki farklı roller ve davranış biçimleri üzeri­ne dikkati çekerek çok yönlü düşünmeyi öğretme. Eleştirel bakışı geliştirme ve bilinçlendirme. Karşılıklı saygı ve güvene dayanan bir işbirliği ve da­yanışma içinde kendine ve başkalarına değer vermeyi öğretir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here