İçindekiler
Lohusa Depresyonu Nedir?
Kadınlar doğum sonrasındaki ilk bir yıl içerisinde çeşitli psikiyatrik bozukluklar açısından risk altındadır. Lohusa Depresyonu bu hastalıklar içerisinde en belirgin ve en sık rastlanan duygu durum bozukluğu olması açısından önem taşımaktadır.
Her ne kadar bebek sahibi olmak anne açısından mutluluk verici bir yaşam olayı olsa da doğumun hemen ertesinde gözlenen ruh halindeki değişimler dikkatle izlenmelidir. Normal şartlarda doğumdan sonraki bir iki gün içerisinde oluşan ve bir hafta kadar kısa sürede yok olan annelik hüznünden ayırt edilmelidir. Doğum sonrası depresyon çoğunlukla ilk 2-8 hafta içerisinde başlar iki hafta ile bir yıl kadar sürer. Tedavi edilmediği takdirde 3 yıla kadar sürerek yaşam kalitesinde ciddi bozulmalara sebep olabilir.
Aşağıdaki videolarda Uzm. Diy. Sernaz Çakır Ercil, “Doğum Sonrası Kilo Kontrolü”, “Anne Sütünü Arttırma” ve “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konularoyla ilgili bilgiler veriyor.
Lohusa Depresyonu Nedenleri
Gebelik dönemi ve sonrasında doğumla beraber gelişen hormon sistemindeki değişimlerin depresyonla ilişkili olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu biyolojik sebeplerin yanı sıra çeşitli psikososyal nedenler de kadının doğum sonrası depresyon yaşama riskini arttırmaktadır. Bunlar arasında;
- – Daha önceden ruhsal bir sıkıntı geçirmiş olmak.
- – Ailede ruhsal hastalık öyküsü,
- – İstenmeyen gebelik,
- – Evli olmama,
- – Çiftler arasında yaşanan sorunlar(evlilikte yaşanan krizler)
- – Yetersiz sosyal destek
- – Gebelikle beraber değişen beden algısı
sayılabilir.
Lohusa Depresyonu Belirtileri
Doğum sonrası depresyon bilinen depresyondan çok farklı olmamakla beraber duruma özgü bir takım değişiklikler de göstermektedir. Örneğin ön planda bebeğe karşı olumsuz duygular, bebeğin besleme ve bakımını reddetme olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra bilinen depresyon belirtilerinden bir çoğu doğum sonrası depresyonda karşımıza çıkmaktadır:
- Çökkün ve aşırı hüzünlü duygu hali
- Önceden keyif alınan etkinliklere ilginin kaybolması
- Aşırı yorgunluk hali , çeşitli bedensel yakınmalar
- İştah ve uyku gereksiniminde değişiklikler
- Özellikle bebekle ilgili yoğun suçluluk duyguları ve zarar verme endişesi
- Zihin bulanıklığı, konsantrasyon güçlüğü
- Sinirlilik hali, öfke ve ağlama nöbetleri
- İntihar düşünceleri
Lohusa Depresyonunda Sosyal Destek ve Tedavi
Öncelikle doğum sonrasında yaşanan hüznün ciddi bir depresyona dönüşmemesi için çeşitli önlemler alınmalıdır. Annenin istirahat etmesi için kendine fırsatlar yaratması çok önemlidir. Çocuğun beslenmesi ve bakımı için ayrılan zamanın dışında örneğin çocuğun uyuduğu süre zarfında ,annenin uyku ve yemek gibi öncelikli yaşamsal ihtiyaçlarına zaman ayırması gerekir. Bunların yanı sıra annenin öz bakımını ve rahatlatıcı birtakım etkinliklerini(duş alma, giyinme, kısa gezintilere çıkma, arkadaşlarla zaman geçirme vb.) de gerçekleştirmek için fırsatlar yaratılmalıdır. Tüm bu etkinlikler bebekten bağımsız olarak gerçekleştirilmelidir. Bunun için öncelikle eşten, aile büyüğünden şartlar uygunsa bir yardımcıdan destek istenmelidir. Fakat özellikle bu zaman diliminde annenin, kendi için bahsedilen bu etkinliklere dahil olması , “kendine özel” zamanlar ayırması “bebeğimi ihmal mi ediyorum?” “sürekli yanında olmalıyım” “yanında olmazsam iyi anne olamam” “kendime ayırdığım zamanı bebeğim için kullanırsam daha iyi anne olurum” “başkasından yardım istiyor olmam benim yetersiz olduğumu gösterir” gibi hatalı düşünceler ortaya çıkarabilmektedir. Bu hatalı düşünme biçimi zaman içerisinde çoğunlukla annenin kendini ihmal etmesine dolayısıyla anneyi daha yorgun, uykusuz, çökkün hale getirmektedir. Bunun sonucunda depresif bir duygu hali de kaçınılmaz olacaktır.
Her ne kadar özellikle ilk 6 ayda bebeğin sadece anneden beslenmesi bebeği anneye bağımlı kılsa da zaman içerisinde, anneyi de dolaylı olarak bebeğe bağımlı hale getirmektedir.
Depresyon belirtileri belirgin biçimde ortaya çıkmaya başladıysa; öncelikle tıbbi bir durumun (hormonal değişimler) varlığının dışlanması için doktor kontrolünde tetkikler yapılmalıdır. Biyolojik sebepler dışlandıktan sonra, medikal tedavi için uzman fikri(psikiyatri uzmanı) alınmalıdır. Bu dönemde anne sütünün önemi açısından bakıldığında, medikal tedavi mümkün olduğu kadar ertelenmeli, bireysel psikoterapiler ve psikososyal destek ve danışmanlık ile hatalı düşünme biçimleri sorgulanmalı,yerine daha işlevsel düşünme biçimleri getirilerek sorun çözülmeye çalışılmalı , fakat sorun ciddi riskler taşımakta ise( intihar fikirleri ve planları, bebeğe zarar verme girişimleri) en kısa zamanda emzirmeye uygun biçimde son verilerek, ilaç tedavisine başlanmalıdır.