Prematüre Bebekleri Zorlayan 6 Sağlık Sorunu

Prematüre Bebekleri Zorlayan 6 Sağlık Sorunu
Prematüre Bebekleri Zorlayan 6 Sağlık Sorunu

Tüm  çabalara rağmen ne  yazık ki hala gebeliklerin % 7-10 ‘u zamanından önce sonlanır. Günümüzde kadın doğum bilimindeki tüm  gelişmelere ve yoğun  takibe rağmen bazen erken doğum kaçınılmaz olmaktadır. Neonatoloji bilim dalındaki gelişmeler  ve  Yenidoğan  Yoğum Bakım teknolojilerindeki gelişmelere  paralel olarak, artık çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin birçoğu yaşatılmaktadır. Türkiye’de de doğum ağırlığı 750-1000 gram olan bebeklerde yaşam ihtimali % 50-80 civarındadır.

Aşağıdaki videolarda Prof. Dr. İpek Akman, “Prematüre Bebeklerin Sorunları” , “Yenidoğan Beslenmesi” ve “Doğum Travmaları” hakkında bilgiler veriyor.

Erken doğan bebeklerin neredeyse  tüm  organları ve  bağışıklık  sistemi  de  yeterince gelişmeden  doğar.  Gerek  bu  nedenle,  gerek yoğun  bakımda  uygulanan bazı  tedaviler  sonucu  prematüre  bebeklerin bazı sağlık  sorunları  olabilir.  Bu sağlık sorunları, gerek  erken  dönemde, gerekse  yaşam  boyu sürebilir. Bu  nedenle  özel  takibe  ihtiyaç  duyabilirler.

1. Kronik Akciğer Hastalığı (BPD=Bronko Pulmoner Displazi)

Erken doğan bebeklerin birçoğu ilk günler ve  haftalarda suni solunum cihazı desteğiyle hayatlarını sürdürürler. Uzun süre yüksek seviyede oksijen tedavisi almaları gerekebilir. Bu tedaviler sırasında cihazın basıncına ve yüksek doz oksijenin toksik etkilerine bağlı olarak  henüz tam olarak gelişmemiş akciğer dokusu ve hava yollarında bazı  hasarlar  gelişebilir. Erken doğan bir  bebeğe  “kronik akciğer hastalığı” tanısı koyabilmek için bebeğin 28 günlükken hala oksijen tedavisine ihtiyaç duyması gerekir. Gelişmiş  ülkelerde çok  düşük  doğum  ağırlıklı bebekler arasında BPD sıklığı % 23 civarındadır. Gebelik haftası ve doğum kilosu ne kadar düşükse bu oran o kadar yükselir.

BPD’li olan bebekler taburcu olduktan sonra sıklıkla tekrar hastaneye yatmak zorunda  kalırlar. Bu bebeklerin evinde pasif sigara dumanından ve enfeksiyonlardan  mutlaka korunmaları gerekir. Bu bebekler 6 ayına  geldikten sonra grip aşısı önerilir. Özellikle RSV(Respiratory Sintitial Virus) ye  bağlı bronşiolit enfeksiyonundan korunmak  için bu bebeklere Kasım–Nisan ayları arasında 6  ay  boyunca, ayda 1 kez RSV antikorları içeren palivizumab (Synagis) isimli ilacın yapılması RSV’ye bağlı hastaneye yatışları belirgin  oranda  azaltır. Ayrıca

Zaman içinde Akciğer dokusunun kendini tamir etmesiyle, kronik akciğer hastalığı süt çocukluğu döneminde geriler, hastaların büyük çoğunluğunda akciğer fonksiyonlarında düzelme olur.

2. Beslenme Problemleri ve Fiziksel Gelişme Geriliği

Erken doğanlarda sindirim  siteminin  de  tam  olarak  gelişmemiş olması, emme ve yutma güçlükleri, besinlerin emilimindeki  yetersizlik, sık görülen problemlerdir. Bunlara ek  olarak bazı tıbbi sorunlar da ağızdan beslenmeyi geciktirir. Sonuç olarak  bu  bebeklerin doğum sonrası beslenme ve kilo almaları oldukça yavaş olur. Erken ve  düşük  doğum  ağırlıklı doğan bebeklerin bu açıklarını kapatabilmeleri  ve  zamanında-normal kiloda  doğan yaşıtlarına yetişebilmeleri için normalden daha yüksek enerji, kalsiyum ve protein almaya ihtiyaçları vardır. Bunun için döneme göre  değişmekle  birlikte  damardan  tam  besleme,  özel  mamalar,  ve  anne  sütü  zenginleştirici  ürünler,  özel  vitamin–mineral takviyesi  gibi birçok  uygulama  mevcuttur. Tabii  taburcu olma  aşamasında annenin  de  bu  konuda  çok  iyi  eğitilmiş  olması  gerekir. Bu bebeklerin çoğunluğu 2 yaşındayken normal standartlara yetişirken,  tüm  önlemlere  rağmen  ne  yazık ki  halen %20 kadarı,  8 yaşında bile yaşıtlarından daha kısa boylu olmakta ve normal standartları yakalayamamaktadır.

3. İşitme Problemleri

Yoğun bakımdan taburcu olan prematüre bebeklerin ne  yazık ki % 2-3’ ünde işitme kaybı gelişebilir. Buna neden faktörler doğumda beynin yeterince oksijen alamamış olması, tedavi  sürecinde  geçirilen  enfeksiyonlar veya kullanılan bazı ilaçların yan etkileri,  çok yüksek sarılık seviyeleri ve uzun süre solunum cihazı kullanımına bağlı olarak östaki borusunda fonksiyon bozukluğu olarak sayılabilir. İşitme kaybı hafif  bile olsa bile konuşmada gecikmesi ve öğrenme güçlüğüne neden olabilir. Bu  nedenle erken doğan bebeklere mutlaka BERA testi ile işitme taraması yapılmalı ve işitme kaybı sorunu olanlar erken tedavi için uygun uzmanlara yönlendirilmelidir.

4. Görme Problemleri

Erken doğan bebeklerde gözün retina adını verdiğimiz  sinirsel ağ  dokusunda kan damarlarının gelişimi yeterli  olgunluğa ulaşmamıştır. Yoğun  bakım  tedavileri  sırasında  mecburen  yüksek doz ve uzun süreli oksijene maruz  kalmak retinanın  normal  gelişim  sürecini  aksatır. Prematüre Retinopatisi adı  verilen bu hastalık, derecesine  göre uygun şekilde  tedavi  ve  takip  edilmezse sonuç körlüğe kadar varabilir.

Bu bebekler doğum sonrası 4. hafta dolduğunda, prematüre  bebeklerin retinası konusunda  özel eğitimli  ve  tecrübesi olan bir göz doktoru tarafından muayene edilmelidir. Bu muayeneler göz damarları gelişim sürecini tamamlayana kadar tekrarlanmalıdır. Retinopati saptanan bebeklerde uygun lazer tedavisi, görme kaybı riskini oldukça azaltır. Ancak ileride göz  bozukluğu, şaşılık ve ambliyopi dediğimiz göz tembelliği gibi  göz  sorunları bu bebeklerde daha sık görüldüğü için, göz muayeneleri senede bir tekrarlanmalıdır.

5. Nörolojik Gelişme Geriliği

Erken doğan bebeklerde bazen serebral palsi (beyin felci=Spastik  çocuk), zeka özürü, sara veya öğrenme güçlüğü gibi  çeşitli nörolojik sorunlara daha sık rastlanır. Doğum ağırlığı ve hamilelik haftası azaldıkça sorun görülme riski artar. Doğum  kilosu düştükçe  bu  risk de  ters  oranda  aratacaktır.  Doğum ağırlığı 1000-1500 g olan bebeklerde % 15 kadar olan bu risk, 1000 g’ın  altında % 25’e kadar çıkmaktadır. Spastik serebral palsi prematürelerde en sık rastlanan hareket bozukluğu tipidir.

Hamilelikte gelişen enfeksiyonlar, ikiz kardeşin ölümü veya bebeğin oksijensiz kalması,  prematürelerde  sık  görülen  beyin kanmaları bebekte beyin hasarı yaratarak ileride spastik serebral palsi gelişimine neden olabilir. Genellikle ilk aylarda belirgin bir  bulgu yoktur,  çok  dikkatli  muayene  ile  erken  dönemde  şüphelenilse  de, gelişimin  geri  olduğu 1 yaşına doğru iyice  netleşir. Ne  kadar  erken  teşhis  edilir  ve  ilk aylarda erken fizik tedaviye başlanırsa  sonuçlar  da  o kadar yüz  güldürücü  olur.

Zihinsel fonksiyonlar hareket bozukluğunun derecesine göre farklılık gösterir. Ancak çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin % 5‘inde zihinsel gerilik görülebilir. Çocuğun ayrıca eşlik eden işitme ve görme problemi de varsa, var olan potansiyelini yeterince kullanamayacağı  için zihinsel gelişimi  daha da olumsuz etkilenir. Bu  konuda yapılan bazı bilimsel çalışmalar  bebeğin ailesinin eğitim, kültürel ve sosyoekonomik durumunun da zihinsel gelişimi etkilediğini göstermektedir.

6. Öğrenme Güçlüğü, Davranış Problemleri ve Okulda Başarısızlık

Çağımızda akademik  performanstaki  beklentilerin artışına  paralel  olarak zamanında  ve  normal kiloda doğan çocuklarda  bile okul başarısızlığı, davranış ve uyum problemleri oranı %5-15 civarındadır. Nörolojik sorunu  olmasa bile, zeka testleri normal de olsa çok düşük doğum ağırlıklı  bebeklerde okul çağında sorun yaşama olasılığı, doğum ağırlığı normal olan çocuklardan yüksektir. Bu çocuklarda hafıza, dikkat ve kendilerini düzenleme sorunları olabileceği için ek destek almaları gerekebilir. Bazı çalışmalarda erken doğan  bebeklerin  ileride,  sürekli endişelenen, kendine güven sorunu olan, daha  duygusal ve daha uyumsuz olduklarını gösterilmiştir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) özellikle erken doğan erkek bebeklerde daha sık görülür.Tüm bu sorunlara bir de  bu  çocukları aşırı  korumacı  yetiştiren  anne-baba  tutumları eklenince, sosyal gelişimin de geri kalması kaçınılmazdır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here